Türkiye’nin hızına yetişilmez gündemine futbolun katkısı gerçekten muazzam… Her hafta ayrı bir hakem hatası kavgasına alışkın olan bünyelerimize bu hafta çok farklı bir tartışma verildi;
Volkan Demirel’in Şenol Güneş’in elini sıkmaması mevzusu.
Zamanı beklenilmiş, düşünülmüş bir eylem Volkan Hoca’nın yaptığı. Trabzon’da dün geceye damga vuran olay oldu.
***
Olayın haklı-haksız tarafını sosyal medyaya bıraksan aylarca tartışmaya devam edecek zaten ancak konu lastik gibi uzatılmayacak kadar hassas bana göre.
Şenol Güneş’in Temmuz 2023’te Beşiktaş’ın başındayken deprem sezonu için yaptığı serzeniş belli çevrelerce çok antipatik hale getirilmiş, Volkan Demirel’in de hocaya gönlü kırılmış.
Bu günlere kadar gelmesi yanlış, sahaya çıkana kadar çözülmemesi daha büyük yanlıştı bence.
Volkan Demirel’in kendince haklı bir tavrı elbette olabilir. Kimse oradaki acıyı onun kadar yaşamadı, gördüklerinin yarısına şahit olmadı. Depremle alakalı herkesten fazla hassasiyete sahip olmasını anlarız ama el uzatan da Şenol Güneş ise 2 kez düşünmek lazımdır. Deprem meselesinde tepki gösterilmesi, tavır alınması gereken onca siyasi varken, insani duygu üzerinden Şenol Güneş’i hedef almak doğru değil. Yapmayın.
***
Şenol Hoca’nın o dönem yaptığı açıklama tamamen Galatasaray’ın daha az deplasman oynayıp bunun haksız avantaj yaratabileceği ile alakalıydı. Depremden 12-13 gün sonra değil, Temmuz’da, biten sezon için yapılmış bir açıklamaydı. Hatta TFF’yi böyle büyük bir olayın üzerine 2 hafta içinde puanları G.Saray lehine vermekte ‘ne aceleniz vardı?’ diye eleştirdi. Galatasaray’ın Mart’ta lig tarihinin en uzun galibiyet serisi diyerek paylaştığı 14 maçlık tablo içinde depremzede takımlar da vardı. Oynanılmamış maç üzerinden yapılan o seriyi Galatasaray taraftarı bile kabul etmemişti o dönem.
TFF 12 Şubat’ta, yani insanlar hala enkaz altındayken toplanıp kararın altına imza attılar. O gün başkalarının yaptığı yanlışları eleştiren Şenol Güneş’e bugün bunun diyetini ödetmek çok büyük bir yanıltmacadır. Federasyon kararını eleştirilen bir açıklama üzerinden birini ‘ölüye saygısız’ ilan etmek çok büyük ayıp.
***
Hatay ve Antep ile zerre alakası olmayan, sistemi eleştiren o söylem amacının dışında bir yerlere çekilmiş, birilerini kırmış ve günün sonunda Güneş hatalı da çıkmış olabilir. Bunun hesabının görülmesi gereken yer saha kenarı değildi.
Şenol Güneş’in özellikle bekleyerek uzattığı o el şahsi olarak hiçbir derdi olmayan Volkan Demirel’i ikna etmedi. Ev sahibinin elinin sıkılmaması ‘raconu’ Demirel karakterine yakışmadı. Futbolcu Volkan Demirel yapsaydı yadırgamazdım. Severdi böyle şeyleri oynarken ama gittiği her yerde takdir gören bir duruşa kavuşan Demirel’in Şenol Güneş’e yaptığı şık olmadı.
***
Halbuki Güneş’in uzattığı eli tutsa, yüz yüze kırgınlığını dile getirse çözülecek bir dargınlık, şimdi dönüşü olmayan bir gerilime sebep oldu.
Bu ülkede kimler kimlere ne laflar etti de sonra dönüp elini sıktı. En yakın örneği de çok uzakta aramayın… Hacıosmanoğlu-Ali Koç, Fatih Terim-Arda Turan, Aziz Yıldırım-Ali Koç.
Gelelim olayın sonucuna… Eli sıkılmayan Şenol Güneş, elini sıkmayan Volkan Demirel’i sahada yendi ancak zafere ilave edilecek yegâne süs tevazudur. Bunu yapamaması da yanlıştı.
Güneş kendinden yaşça küçük Volkan Demirel’in ‘ölülere saygısızlık yaptı’ algısına kızdığı için kendisine yakışmayan şeyler söyledi maçtan sonra.
Şenol Güneş’in o karşılığının da yanlış olduğunu söyleyerek kendisinin de anlayacağı dilden, Mevlana’dan sormak istiyorum;
”Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?”